İngiltere‘de yaşayan Uygur Türkleri, Çin‘in Sincan Uygur Özerk Bölgesi‘ndeki insan hakları ihlallerini protesto etti ve İngiliz hükümetine, “Çin’in hak ihlallerinin soykırım olarak tanınması” çağrısında bulundu. İngiltere Parlamentosu, Çin’in Uygur Türklerine yönelik baskı ve uygulamalarını soykırım olarak tanıyarak, hükümeti Pekin‘e yönelik baskıyı artırmaya çağırdı.
Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki hak ihlallerinin Avam Kamarası‘nda görüşüldüğü sırada başkent Londra‘daki Parlamento Meydanı’nda bir araya gelen Uygur Türkleri, “Soykırım olarak tanımanın zamanı geldi” ve “Faşist Çin Uygurlara soykırım uyguluyor” yazılı pankartlar taşıdı, parlamentoda hak ihlallerini görüşen milletvekillerine ve İngiliz hükümetine, Çin’in uygulamalarının soykırım olarak tanınması çağrısında bulundu.
Burada AA muhabirine açıklama yapan Ahmet isimli Uygur Türkü, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde annesi, babası ve 6 kardeşinden 4 yıldır haber alamadığını, binlerce “Doğu Türkistanlının” aileleriyle iletişimin kesildiğini söyledi.
Ahmet, “İngiltere’nin ve diğer devletlerin Çin’in uygulamalarını soykırım olarak kabul etmesini istiyoruz. Olur ki bir gün bu soykırım kabul edilir. Çin bu soykırımı durdurur ve cezalandırılır.” ifadelerini kullandı.
İktidardaki Muhafazakar Parti Milletvekilleri Ian Duncan ve Tim Loughton ile muhalefetteki İşçi Partisi Milletvekili Jasmin Qureshi parlamentodaki görüşmeler sürerken kalabalığın yanına gelerek, Uygur Türklerine desteklerini bildirdi.
Duncan, burada yaptığı konuşmada, Çin’in uygulamalarını soykırım olarak gördüğünü, diğer milletvekillerinin de Uygurların başına gelenleri soykırım olarak tanımladığını belirterek, bugün parlamentodaki görüşmeden de bu yönde bir karar çıkmasını umut ettiğini söyledi.
Çin yönetiminin birçok azınlık gruba yönelik eylemlerinden sorumlu tutulması gerektiğini kaydeden Duncan, Uygur Türklerinin yanında olacaklarını kaydetti.
Tim Loughton da konuşmasında, sadece Uygurların değil Tibetlilerin, Hong Kong halkının ve Çin’in zulmüne maruz kalan herkesin içinde bulunduğu kötü durumu gündeme getireceklerini kaydetti.
Qureshi, Uygur Türklerine karşı soykırım uygulandığına ilişkin yeterli kanıtın bulunduğuna dikkati çekerek, “Umarım, Birleşmiş Milletleri doğru olanı yapmaya ve (İngiliz) hükümetini Sincan’da neler olduğunu anlamaya teşvik edebiliriz.” ifadesini kullandı.
Avam Kamarasındaki oturumun ardından milletvekilleri, “Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde kitlesel insan hakları ihlalleri ve insanlığa karşı suçları” kınayan bir karar aldı.
Kararda, Çin’in yaptıkları soykırım olarak tanınırken, hükümete, Uygur Türklerini hedef alan eylemlerin durdurulması için harekete geçme ve Pekin’e yönelik baskıyı artırma çağrısı yapıldı.
İktidardaki Muhafazakar Parti’den Nusrat Ghani tarafından sunulan önergenin bağlayıcılığı bulunmuyor. Çin’e karşı adım atma konusunda hükümet, kendi kararlarını almaya devam edebilecek.
Karara ilişkin değerlendirmede bulunan Milletvekili Yasmin Qureshi, “Bugünkü oylama, bir dönüm noktası olmalı. Sincan bölgesindeki ihlallerin büyüklüğünü kimse inkar edemez.” dedi.
İngiltere’nin Asya’dan Sorumlu Devlet Bakanı Nigel Adams, parlamentoda yaptığı konuşmada, hükümetin, Sincan’daki insan hakları ihlallerini soykırım olarak tanıyacak herhangi bir kararın “yetkili” mahkemelerce alınması gerektiği yönündeki tutumunu yineledi.
Önergenin sahibi Ghani ise şunları kaydetti:
“Soykırım terimini asla kötüye kullanmamalıyız ancak gerçekleştirildiğinde ise kullanmaktan kaçınmamalıyız. Hükümetler, soykırım kararının yalnızca yetkili mahkemelerce verilebileceğinde ısrar ediyor. Ancak mahkemeye giden her yol, Çin tarafından kapatıldı. Hükümetimizin elleri kelepçeli, Birleşmiş Milletler tarafından felç edildi. Kontrolü geri almalıyız. Soykırımla mücadele yolumuz, Çin tarafından kontrol edilemez.”
İngiltere’de hükümet, Çin’in Uygur Türklerine karşı “endüstriyel ölçekte” insan hakları ihlalleri gerçekleştirdiğini belirtse de yaşananları soykırım olarak tanımaktan kaçınıyor.
İngiliz hükümeti, daha önce bazı Çinli yetkililere yaptırım uygulayıp, Uygur Türklerinin zorla çalıştırılmasıyla elde edilen ürünlerin ticaretini durdurmuştu.
İngiltere’den önce ABD Dışişleri Bakanlığı, Belçika, Kanada ve Hollanda Parlamentoları da Çin’in Uygur Türklerine yönelik uygulamalarını soykırım olarak tanımıştı.
Çin’de son yıllarda Uygur Türklerinin kimlik ve kültürlerine yönelik ihlaller uluslararası kamuoyunca eleştiriliyor.
Pekin’in “mesleki eğitim merkezleri” olarak adlandırdığı, uluslararası kamuoyunun ise “yeniden eğitim kampları” diye tanımladığı yerlerde, Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre en az 1 milyon Uygur Türkü kendi rızası dışında tutuluyor.
Pekin yönetimi, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde kaç kamp bulunduğuna, buralarda kaç kişinin olduğuna ve söz konusu kişilerden ne kadarının sosyal hayata döndüğüne ilişkin bilgi vermiyor.
BM ve diğer uluslararası örgütler, kampların incelemeye açılması çağrılarını yinelerken Çin, kendi belirlediği birkaç kampın az sayıda yabancı diplomat ve basın mensubu tarafından kısmen görülmesine izin verdi.
Çin makamları, BM yetkililerinin doğrudan bilgi almak amacıyla bölgede serbestçe inceleme yapma talebini ise geri çeviriyor.