Liz Truss dün 46 yaşında İngiltere’nin tarihindeki ikinci dışişleri bakanı oldu. Daha önce Muhafazakar Parti iktidardeyken bu görevi hep erkek siyasetçiler yürütmüştü. İngiltere’nin ilk kadın dışişleri bakanı ise 2006 ve 2007 yıllarına görev yapan İşçi Partili Margaret Beckett’tı.
Liz Truss bir kaç başarısız denemeden sonra ilk kez 2010 yılında milletvekili seçilmiş ve siyasi kariyerinde kısa süre içinde hızla yükselerek Muhafazakar Parti hükümetlerinde önemli görevlere getirilmişti.
Truss’ı şimdi İngiltere’nin Avrupa Birliği‘den ayrılık sonrası dış politikasını şekillendirecek kritik bir dönemde Rusya ve Çin ile ilişkiler, İran nükleer krizi gibi tartışmalı konuların da gündemde olduğu zorlu bir dönem bekliyor.
1975 Oxford doğumlu, evli ve iki çocuk annesi Liz Truss, matematik profesörü olan babası ve hemşire olan annesini “sol görüşlü” diye tanımlıyor.
Ama bu eğilimin kızlarına geçtiği söylenemez.
1983’de taşındıkları İskoçya’nın Paisley kentindeki okulunun tiyatro kolunun sahnelediği bir oyunda ülkenin o dönemdeki güçlü başbakanı ve Muhafazakar Parti lideri Margaret Thatcher’ı canlandırmıştı.
Felsefe, politika ve iktisat okuduğu Oxford Üniversitesi’nde önce Liberal Demokratların daha sonra Muhafazakarların saflarında aktif olarak öğrenci siyasetine katıldı.
Mezun olduktan sonra Shell ve Cable and Wireless gibi şirketlerin muhasebe bölümlerinde çalıştı ama kalbi hep politikadaydı.
2001 ve 2005 seçimlerinde aday olduğu halde parlamentoya seçilemediyse de 2006 yılında Londra’nın Greenwich ilçesinde belediye meclisine girmeyi başardı. 2008 yılında aynı zamanda Reform adlı ortanın sağındaki düşünce kuruluşunun başkan yardımcılığını yürüttü.
Sonunda 2010 yılında milletvekili seçilerek parlamentoya giren ve Britannia Unchained (Zincirlerinden Kurtulan Britanya) adlı kitabın yazarlarından biri olan Truss, Muhafazakar Parti’de serbest piyasa ekonomisinin en güçlü savunucularından biri olarak biliniyor.
Hayranlarının “kabinedeki gerçek bir kaç kapitalistten biri” diye övgüyle söz ettiği Truss’ın örneğin geçen hafta hükümetin açıkladığı sosyal güvenlik primlerini yükseltme adımına itiraz ettiği duyulmuştu. Bu hafta da bir konuşmasında Muhafazakar Parti’nin “devleti ölçüsüzce büyütmek” yerine “özel girişimciliği kucaklaması” gerektiğini savunan bir konuşma yaptı.
Liz Truss, milletvekili seçildikten yalnızca iki yıl sonra 2012’de eğitimden sorumlu bakan yardımcısı olarak kabineye girdi.
2016 yılında Theresa May başbakanlığındaki Muhafazakar Parti hükümetinde Adalet Bakanı oldu. Bir yıl sonra hükümetin ekonomik programının kalbi sayılan Hazine Başmüsteşarlığına getirildi.
2019 yılında Boris Johnson’un başbakan olduğu seçimlerden sonra Truss kabinede ülkenin ticaret potansiyellerini dünyaya tanıtmaya odaklı bir görev olan uluslararası ticaretten sorumlu bakanlığa getirilmişti.
Bu görevdeki iki yılı boyunca Brexit sonrası İngiltere’nin küresel düzendeki yerini tarif konusunda ustalaştı. İmzasını attığı her bir ticaret anlaşmasını ilan ederken, çoşkulu milliyetçi tutumunu hissettirdi.
Truss’ın yeni dışişleri bakanı olarak ilk gezisine gelecek hafta çıkması ve Başbakan Boris Johnson’a New York’taki Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplantısında eşlik etmesi bekleniyor.
Üst düzey Muhafazakar Partili politikacıların Guardian’a verdikleri bilgiye göre seyahatin gündeminin ilk sıralarında, Afganistan’dan geri çekiliş sırasında Biden yönetimi tarafından bilgilendirilmediğini hisseden İngiltere’nin, ABD ile ilişkileri yeniden güçlendirme hedefi olacak.
Muhafazakar Parti çevrelerinde ayrıca Truss’ın, yakınlarda Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde izlenen politikaya yönelik açıkça eleştirel bazı konuşmalarına da işaret edilerek, Çin’le ilişkiler konusunda da daha “şahin” bir çizgi izleyebileceği beklentisi dile getiriliyor.
Muhafazakar Parti kulislerinde Boris Johnson’un, Muhafazakar Parti’nin müstakbel lider adayları arasında adı geçen birini kabinenin en önemli dört bakanlığından birine getirmesine şaşıranlar da oldu.
Bunun Truss’a diplomatik sorumluluklar vererek belki de iç politikadaki etkisini azaltmaya yönelik olabileceğini düşünenler de var.
Truss dışişleri bakanlığının yanı sıra, daha önce getirilmiş olduğu Kadınlar ve Eşitlik’ten sorumlu bakan yardımcılığı rolünü de sürdürecek. Parti içinde, dışişleri bakanlığının sorumluluğunu taşırken, bu görevin hakkını veremeyeceğini söyleyenler de var.